uzun zamandır yazmıyordum. yazacak birşey bulamıyordum belkide. günler burda hep aynı, çok fazla enteresan birşey olmuyor. arasıra bazı garipliklerle karşılaşmıyor değilim, mesela yeni gelen kadın'ın ingilizceyi zar zor konuşan garson kızcağıza 2 gün boyunca ingilizce kendisine özel peynir verişmesi gerektiğini, normalinin dokunduğunu anlatmaya çalışması ve 3. gün sular seller gibi almanca konuşması,ve o gunden berıde alman garsonla almanca anlasıyor olmaları... garip. Ya da mesela her sabah hemşireye kendini saat 7-8.30 arası gosterip tansiyonunu olcturtmezsen kendisinin seni arayıp cocuk azarlar gibi "neden gelmedin, yarın mutlaka gelmelisin!" diyor olması... garip. Ama bütün bunlardan daha garip olan şey, beklentilerimin çok daha altında bir performansla ilerliyor olmama rağmen, dönüşümde gelmek istediğim kiloya, fiziğe ulaşmamın çok mümkün olmadığını anlamış olamama ve bunun beni bir hayli üzmüş olmasına rağmen gene de burayı seviyor olmam.... garip. buranın sessizliğini seviyorum, sakinliğini, huzurunu. Alıştığım o hızlı, gürültülü, heyecan dolu bir o kadar da karmaşık, aynı zamanda eğlenceli hayattan çok farklı burası. odamın penceresinden göldeki yelkenlilerin birbirlerine çarpmadan nasıl ahenkle hareket ettiklerini seyredebiliyorum bazen dakikalarca, ya da her ogunumu tek basına bir masaya oturup yıyor olmama ragmen sıkılmadan pecetemı kucagıma koyup etrafıma bakarak huzurla getirecekleri bir sonraki tabagı bekleyebiliyorum sabırlı bir şekilde. Sanıyorum burasının bana kilo verdirmekten çok daha öte, gözle görülmeyen ama hayatımın burdan sonraki her adımında bana fayda saglayabilecek etkileri olacak. bunların ne olduklarını bugünden bulup yine bir beklenti içine girmektense, bunları yaşadıkça birer birer keşvedip tadını çıkarmayı ve her seferinde bana bu imkanı verenlere teşekkür ederek, her geçen günü değerlendirmeyi tercih ediyorum. burada alacağım tek karar bu olacak. diğer herşey günün getirdiği ayrıcalıklardan ibaret...
sevgiler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder