
Ben de ordaydım. Fenerbahçeyi yalnız bırakmayanlardandım. Anlatılmaz yaşanır diycem ama bir daha böyle bir sahne görmek mümkün olmayabilir, ben en iyisi anlatayım.
giderken müthiş trafik....taksici allahtan Fenerbahçeliydi de Selinle beni yolda bırakmadı, stada kadar gittik, sonra pes ettik indik...inmez olaydık. böyle bir kalabalık görülmemiştir heralde. kalabalığın içinde ayaklarım havada gittim belirli zamanlar, kadınlarımız maşallah erkeklerden beter... konuşmalar şu şekil:
"çekil yaa ayağıma basıyosun!"
"itmeyiiin itmeyin çocuk var ezildi çocuk itmeyin"
"-ne biçin kadınsınız hayvan mısınız?" "- sen kadın diil misin sen de itme!"
"polis bey yardım edin geçemiyorum, ay uhhh offf!"...
daha neleeeer neler...
neyse sağa sağlam vardık arka tarafa, çok şükür 1907'den giricez, kuyruk yok, (eniştem sağolsun).
kapıda kocalarıyla, sevgilileriyle abileriyle babalaryla ayrılan kız kısmızı heyecanlı, arkasına bile bakmadan tribunlere koşuyor, geride kalan kaldırım serçeleri üzgün, buruk, onlar da orda olmak istiyor...Benim sevgilim de buruk...ben gittim o kaldı...ama sürekl haberleşicez içeriden fotoğraflar yollayacağım. sözleştik.
yerimize çıktık, bir baktık herkes birinin yerine oturmuş eh bizde çöktük ilk bulduğumuz yere, kadınız ya kibarız. biri gelip kaldırırsa da tatlı dille anlaşırız.
önümzde ekranlar var, oley, ofsaytı anlamazsak ekrandan destek alırız. yanımızdaki hanfendi süper, işten çıkmış topuklularyla anca yetişmiş ama belli buraların adamı, kocası belliki localı. rahat. kazanacağız diyor. hemen kaynaşıyoruz. kardeşiz ya hepimiz...
tezahüratlar başlıyor. mikrofondaki arkadaş bizi yönlendirmeye çalışıyor ama nafile:
"şimdi siz sarı diyceksiniz migros lacivert, sonra siz tekrar sarı demeyeceksiniz diğer tribun şampiyon diycek en son tribunde fenerbahçe!..
biz ne yapıyoruz: sarı-lacivert, hoop sarı-lacivert. yok bi türlü olmuyor. gülüyoruz deniyoruz gene olmuyor. koordinasyon sıfır. ama neşemiz yerinde. bir ara yanımdakilerle diet muhabbeti bile dönüyor "ay ben de yaptım o diyeti valla 4,5 kilo verdim 2 haftada!"....
maç başlıyor, tabiki her maç bilmeyen gibi "ay bu ne mahalle maçı gibi " diyoruz, "olum ne yapıyorsuun aaaaaa" diyoruz... heyecanlanıyoruz ama yokki yanımızda bi delikanlı bize nerde itiraz edeceğimizi söyleyecek. futursuzca bağırıyoruz. ama eğleniyoruz be kıııızz... valla.
yanımdaki kadın bi ara kendinden geçiyor "napıyosun g.. oglanı bilica! sonra da utanıyor. herkes duydu mu acaba diye... 1907 sessiz...
golde birbirine sevinç çığlıkları atan, rakip takım topa sahipken yuhalama /çığlık atmalarıyla seslerini tüketen, maç sonuna doğrutezahuratları iyice öğrenen bu taraftar, en son verilmeyen gollesarsılıyor ama kalabalığa kalmama çabasıyla kendisini bir an önce, lise günlerindeki gibi kapılarda bekleyen eşlerine, abilerine, babalarına kavuşmak adına dışarı atıyor.
macera bitti. yaşadığım en güzel anlardan biriydi. iyiki gitmişim, iyiki Fenerbahçeliyim.
söylemeden edemeyeceğim... ey o önümdeki maç sırasında "öyle bir geçer zamanki" seyreden kadın, sana tek bir lafım olacak:
"olmaz!"
