Milyonlarca insan, farklı hayatlar, farklı arkadaşlıklar, farklı işler farklı eğitimler...her şeyimiz farklı olabilir ama sonuçta hepimiz insanız diyoruz ya, nedir hepimizi "insan" olarak birleştiren?
Din, dil, ırk, yer, gök farkı değil ruh farkı öne çıkar bazen...İnançlar değil inatlar yaralar, doğruyu eğriltir...
Çok doluyum bu aralar. En küçük çevremden, ülkemde olanlara kadar her şey hakkında çok doluyum.
Atatürk'üme sataşanlara karşı doluyum, kızgınım, onu bizden, özümüzden, tarihimizden, geçmişimizden ve geleceğimizden silmeye çalışanlara karşı doluyum.
Özgürlüğümü elimden almak isteyenlere karşı doluyum. Demokrasi diye bağırıp çağırıp, tek yapmak istediklerinin dengeleri tersine çevirmek, o yok dedikleri demokrasinin, "yok" haliyle kendi lehlerine döndürmeye çalışanlara karşı doluyum. Yaptığınız bok değil de kakadır, bunu anlayamayanlara karşı da doluyum. Sırf dürüst, akıllı, zeki, karizmatik, medeni, hırslı, becerikli (tarifi bir yerlerden geçmişlerden gözü ısıranlarınız, canımsınız) bir liderimiz, lider adayımız yok diye, elde olanla kıyaslayıp, kılıflara aldanıp "0" kafilenin rüzgarına kapılıp giden dostlarıma, çevremdekilere karşı çok doluyum...
Arkadaşlıkta sadakati bilmeyen, verdikçe alan, almayınca susan, verilen yetmeyince şikayet edenlere karşı da doluyum. 1'in sıfırdan büyük olduğuna değil 2'den küçük olduğuna konsantre olanlara karşı çok kırgınım.
Dedim ya, fark. Herkes farklı, her olay farklı, her durum her düşünce her ilişki her görüntü her değer her sebep her sonuç farklı olabilir. Ama bizi birleştirecek ortak noktalar olmadıkça birlikteliğin ne anlamı kalır? Ruhunda aynı olmayanlar birbirini nasıl anlayabilir ki?
Doluyum bu aralar...en çok da kendime karşı doluyum. hayıflanmaktan başka bir şey yaptığım yok. Doluyum işte... ben ne yapayım.