6 Mayıs 2012 Pazar

Kalpleri "fesheden" renkler


Öncelikle bir önceki GS-FB maçında kalbi dayanmayıp hayatını kaybeden 2 kişiye Allah'tan rahmet, sevenlerine de başsağlığı dilemek istiyorum bu vesile ile.

Ben Fenerbahçe'liyim. Alex'liyim, Rıdvan'lıyım, Lefter'liyim hatta Hooijdonk'luyum. Futboldan, izlediğim maçtan keyif alabilecek kadar anlıyorum.Kendi maçlarımı seyrediyor, Şükrü Saraçoğlu'nda oynananlara bilet / kart buldukça gitmeye çalışıyorum. (God Bless my BF for that) Ofsaytı ilk ilkokul 4. sınıftayken serviste anlattılar, bugün HALA anlatıyorlar. Bence ofsayt kuralını anlamak zor değil maç esnasında ona dikkat edip farketmek zor. Yoksa biliyoruz canım ne olduğunu, yuh! Neyse konu dağılmasın.
Bu haftanın gündemi belli, mesele "kim şampiyon olacak" tan çıktı, "kim kimi yenecek, GS mi FB mi "nanik" yapacağa döndü. 3 Temmuz'dan bu yana yaşananların da verdiği gazla ezeli rekabet son noktaya ulaştı. Sona yaklaştıkça, son bir kaç maçtır tekmeler havalarda uçuşuyor, küfürler kol geziyor, sahaya atılan onun bunun içi çakmak dolu atletleri, meşaleler, çakılar da cabası. Hepsi bir tek şeyi işaret ediyor : Taraftar huzursuz, taraftar keyifsiz, taraftar bu rekabeti futbol olmaktan çıkartmış, niye? Çünkü klüplerin savaşı, konuşulanlar, atışılanlar hepsi büyük bir psikolojik baskı yaratıyor taraftar üzerinde. Öyle bir yapıştık ki takımlara ( ki bunu her takımın her taraftarı için söylüyorum) artık sanki ölüm kalım meselesi haline geldi. Halbuki bilmeliyiz ki bu hayatta herşeyin fazlası zarar. Rejim yaparken yediğin salatanın da fazlası zarar ( Zayıf inek yok anlayışı-quote: H.Insel), sevginin de aşırısı zarar (i.e Romeo + Juliet), nefretin de, dolayısıyla taraftarlığın da fazlası zarar elbet. Bir zamanlar Türkiye'de Futbol'un doğuşuna tanık edenler, küçücük stadlarda rakip takım taraftarlarıyla maçları yanyana elele kolkola izleyenler, bugün tribünlerden sahaya "çakı" atılacağını, sahada birbirinin canına kastedecekleri hiç akıllarına getirmişlermiydi acaba?

Dünkü Trabzon-Fenerbahçe maçını düşünelim. Taraftar kızgın, niye kızgın geçen sene kılpayı şampiyonluk kaçtı, sonra 3 Temmuz oldu, iyice gaza geldiler. Peki de bu sene şampiyon olmakla uzaktan yakın alakaları yok, doğru düzgün derbi galibiyetleri yok playofflar olmasa gündemde olmasına hiçbir sebep yokken bu öfke bu şiddet niye?
Bana kalırsa, haftaya FB-GS final maçında FB taraftarı seneyi ismine, şanına, geçmişine yakışır bir şekilde kapatmalı. Kazansa da kazanmasa da bu kez "centilmenlik" kazanmalı. Sahaya ne bir şişe, ne bir çakmak en bir kibrit çöpü dahi atılmamalı, küfür olmamalı, takımına yakışır, sahadaki canını dişine takan oyunculara, kenarda canla başla çalışan teknik ekibe, adliyede yaşam savaşı veren yönetime saygı adına, sadece futbol konuşulsun, sadece futbol izlensin ve sadece futbol kazansın diye, 12 Mayıs Cumartesi akşamı Kadıköy'de sadece sevgi ve çoşku çığlıkları yükselmeli. Ezeli rakibi Gs'yi öyle bir ağırlamalı ki, maç sonu ne olursa olsun Maraton'da, Telegol'de, sokakta evde Twitter'da Facebook'ta Futbol konuşulmalı.
Bilen bilmeyene, anlayan kafası basmayana anlatsın! Kapılarda adam gibi kontrol yapılsın. Ve Cumartesi günü Kadıköy'de sadece coşku sesleri yükselsin. Bu karşılaşmaya can dayanmaz diyoruz, zaten stresliyiz zaten şampiyonluk peşindeyiz, bari üstüne bir de eşlerimizin, babalarımızın, sevdiklerimizin stadda heran başına birşey gelebileceğini düşünerek gerilmeyelim. Çocuklarımızın izlediği bu tarihi maçı kan revan içinde, küfür kıyamet peşinde o minicik sünger gibi herşeyi emen, öğrenen ezberleyen beyinlerine işletmeyelim.

Bir FB'li olarak söylüyorum : Futbol şiddet DEĞİLDİR, Futbol Holiganlık DEĞİLDİR, Futbol adam bıçaklamak HİÇ DEĞİLDİR. Futbol SEVGİDİR. AŞKTIR. ÇOŞKUDUR. SAYGIDIR. SAĞLIKTIR. SANATTIR. MARİFETTİR, TATLI REKABETTİR...

Ha bir de ŞAMPİYON FENER! :)