29 Haziran 2010 Salı

seventeen again...

buradaki hayat tam bir yazokulu havasında olmaya başladı. sabah kalk, ahaliyle kahvaltı et, sonra bilimum aktivitelere katıl, art classes and such...eski yaz okulu günlerim canlandı kafamda. ilki Main Teen Camp idi. en güzeli de oydu zaten. Main'de ağaçların içinde klübelerde kalmak...Such a movie scene it was. sonra RISD, en cool olan yaz okulu da oydu. bütün artizanlar, uçuk kaçık tipler. en sonuncusu Choate ise tam evlere şenlikti 36 Türk ortalığı birbirine katıp gelmiştik. Kısaca burayıda "olgun insanlar kampı" olarak değerlendirmeye karar verdim. 

Herkes merak ediyor ne yiyorum ne içiyorum diye, kısaca onlardan bahsedeyim. öncelikle en çok merak edilen şeyi açıklıyorum: Evet, açım. en azından şu dakikalarda açım. 
ama yediğim yemekler gayet lezzetli ve yerken doyurucu, fakat ara öğün yok dolayısıyla o standart alıştığımız, 5 badem,  sınırsız yeşil erik, 25 kiraz, iki ceviz, bi tost+ayranlı günleri çok özlediğimi itiraf edebilirim. biz ne de çok yiyormuşuz meğer diyet yaparken. o beş badem varya o beş badem, şimdi burda olsa nasıl da özenle yerdim. insan bazı şeylerin değerini kaybedince anlarmış. 

şaka bir yana, gerçekten yemekler çok güzel. sabah malum meyve püresi/müesli (yalan topu topu 2-3 kırıntı müesli var içinde), bir ince dilim wasa ve üstüne sürecek ya peynirimsi bişey (yoğur kıvamında) yada reçel püresi tarzında birşey. 

sonra odaya bir meyve getiriyorlarki bu verdikleri tek ara öğün. sonra öğlen baya 3 course yemek var, salata+ana yemek+tatlı. genelde bulgur, patates, sebze gibi yemekler oluyor. tatlılarda küçük porsiyon ama baya güzeller. 
akşam yemekleri 2 course, ya salata ya çorba ile başlıyor sonra da sebzeli bulgurlu yine bir ana yemek. pek şukela:)

bugünün highlightı ise resim dersiydi. ders denemez workshop diyelim. universiteen mezun olduğumdan beri doğru düzgün ne resim yapıyorum ne çiziyorum. bugün de bunun ceremesini çektim. unutmuşum. elim alışkanlığını kaybetmiş. ama fırsat bu fırsat bu işe de el atacağım. boş vakitlerde artık istikamet resim atölyesi. 

bugün hakkında yazacak daha enteresan birşeyler yok malesef, sırf blogu canlı tutmak adına yarın tree climbinge gitmeyi düşünüyorum:)

sevgiler...

28 Haziran 2010 Pazartesi

Buchinger'de bir tam gün...

sabah erken kalkmak benim için büyük mesele... her ne kadar erken yatmış olsam da... özellikle perdeleri açık yattım gün ışığı girsinde uyuyamayayım diye ama nafile... neyse hemşire randevusunu kaçırdım tabi. sonra kan testleri vs... ama sonra, kahvaltıya gidince herşeyi unuttum. masamda oturmuş acaba bu öğün ne var diye beklerken, gelen yemekle baya bir nostalji yaşadım. en son 3 yaşında yediğim bir şeydi bu. en azından yemişimdir. "meyve püresi".

yanlış anlaşılmasın tadı şahaneydi, hatta merak ediyorum neden artık bebek değiliz diye güzel yemeklerden vazgeçmek zorundayız. mesela cici bebe, bebekken sütle ezip yerdik, e sonra? artık dişimiz var diye yumuşak yemekler yasak mı? I want my cici bebe back... 

bugun tembellik günüydü gene. biraz havuz, biraz gezint, çok uyku, azıcık yemek, biraz tv, biraz kitap. ah bir de süpper bir masaj. 


tavsiye edermisin diyen arkadaşlarıma, henüz çok erken olmasına karşın ilk izlenim olarak "thumbs up" diyebilirim. gelecek olursanız ben burdayken gelin de her öğün tek başına yemek yiyen looser imajımı sileyim bari.

yarın resim dersinde bi show yapmayı dusunuyorum gerçi :) peki ya rüya görmezsem? ne çizeceğim? uydur gitsin! "şey beni köpekler kovalıyordu, ayrıca sonra bi yerden düşüyor gibi oldum, bir de ben ben değildim başkasıydı sanki, evdeydim ama başka evdi sanki, son olarak bir de ışığı gördüm.....:))))"

bugünlük bu kadar, öpüldünüz..

27 Haziran 2010 Pazar

Az önce Dr. Kuhn ile randevum vardı. Tipik bir alman, uzun boylu, ince, bembeyaz saçlı ve epey ciddi. standart bir muayene olduktan sonra,biraz da sohbet ettik. stresimin sebepleri, nasıl arınabileceğimi kısaca anlattıktan sonra genel bir plan yaptık. 

rule number one: take it easy! juuuusst relaxx....
(zaten o amaçla geldik, ee başka?)

rule number two: don't jump on your knees much, w,th this body, you will hurt yourself! (haydaaaa, amman dikkat dizlerin kırılır vücudunu taşıyamaz diyor alman hoca, hafif sporlar seçmeliymişim, cardio, yuzme gibi, eh peki buna da tamam, paradiving yapacak değildim zaten)

Diet meselesi : günde 800 kalori diyeti öneriyor, şu ilk aşamada fasting yaptırmayacakmış, oley oley dedim ama sonra panik tabi 
- ıı, sir, will I loose the same amount of weight either way? I mean I want to loose a lot of weight, a lot, I mean a lot...and of course to get in shape, and to relax, but sir, I want loose weight. 

Dr. Hans, ay pardon Kuhn eliyle "shhhh" isareti yaparak,"sakin ol, her ikisinde de aynı kilo gidecek su anda fastingi tercih etmemelisin, yemek yemelisin" dedi. 800 calories/day . bir hedef de koydu ama onu burdan paylaşmayacağım. No more pressure. Doktor tavsiyesi. 
Hatta ilk iki gün de spor filan yapma sadece uyu, kitap oku, dinlen dedi. Bana  daha önce hiç kimse bunu dememişti:)

Neyse, yarın sabah testler yapılacak, masaj ve spor gündemi oluşturulacak, bir de theraputic art derslerine kayıt olacakmışım ( rüyalarının resmini çiziyormuşsun...böylece bilinç altın dışarı çıkıyormuş.) 

Yarın ayrıca her yeri gezdirecekler, fotoğraf çekip paylaşacağım ama hiç süphesiz şunu diyebilirim ki burası harika bir yer, burda yaşamak istiyorum....no stress, no nothing... Ahh bir de CNN Türk dışında da bir iki türk kanalı olsa... Neyse,çok özlersem arap kanallarındaki bilimum Kıvanç Tatlıtuğ dizilerini izler kendimi evimde hissederim...


Buchinger Bodensee...
Konstans gölü kenarında ağaçların içerisinde muhteşem bir yer burası. odamın balkonundan masmavi göl üzerindeki yelkenlilere bakıyorum ve diyorum ki "iyiki burdayım".

Odama henüz geldim, fotoğraflarla detayları akşama yazacağım...Let the journey begin!

25 Haziran 2010 Cuma

2 aylık bu sürece başlamadan 1 gün öncesinin paniği...

Sevgili arkadaşlarım,

"sevgili günlük" diye başlayan günlük yazılarımdan bir alışkanlığım vardır diye umud ederek hayatımdaki ilk bloguma başlıyorum.

Pazar sabahı 07.45 uçağı.. İstikamet : Buchinger Bodensee, Uberlingen-Almanya. Amaç : 30 yaşıma girdiğim bu 2010 yılında tüm stresimden, yorgunluğumdan ve tabiki fazla kilolarımdan kurtulma... En azından bütün bunlara bir başlangıç. Hedef : hiiiç heveslenmeyin, hedef koymadım. Tek amaç bugünden daha iyi dönmek. Ne kadar daha iyisi olacağını zaman gösterecek.

Az önce iş yerimdeki masamı topladım, hiç olmadığı kadar temiz görünüyor. 2 ay geçici bir süre de olsa, 3,5 senedir en fazla 1 hafta uzak kaldığım çok sevgili ajansımdan, arkadaşlarımdan uzak kalacağım için içimde bir burukluk var. Yanlış anlamayın, çok mutluyum, heyecanlıyım, ama biraz da panikleme durumları mevcut. tek başıma koca bir 2 ay.
check list : macbook, ipod, blackberry, diğer blackberry, şart aletleri, fotoğraf makinesi...ha evet bir de kitaplar, bir sürü kitap. Eat pray and Love okuyorum şimdi ama bitmek üzere... sonraki kitap The Girl With The Dragon Tatoo...ve sonra "Atatürk" by Andrew Mango..

Neyse, ilk günden baymak olmaz. Daha yapacak da çok iş var. Pazar gününden itibaren burdayım...

Sevgiler